Bioenerji Gerçek mi?
Bioenerji gerçek mi sorusu en sık aranılan ve merak edilen konulardan biridir. Ben de bu konuya açıklık getirebilmek amacıyla sizler için 16 yıllık tecrübelerime ve yüzyıllardan bugüne bioenerji hakkında yapılan araştırmalara dayanarak bir yazı hazırlamaya karar verdim.
Evrensel Yaşam enerjisi yani bioenerji siz adına ne derseniz diyin, bilin ya da bilmeyin kabul edin ya da etmeyin oradadır. Bedenimizi ve yaşamımızı kuşatan yaşama sebep olan öz enerjidir. Öncelikle belirtmek isterim ki, senelerdir bioenerji üzerine çalışan bir insan olarak hemen söylemek isterim ki, bioeneji günümüzde birçok ülkede binlerce insan tarafından kabul görmüş bir yöntemdir ancak bu temel bilgi, bazı kişiler için yeterli olamayacağı için bu yazımda bioenerji hakkında yapılan araştırmalardan bahsedeceğim…
Geçmişten Günümüze Bioenerji
Geçmişten günümüze bioenerji farklı coğraflayalarda farklı isimlerle bilinmekte ve tanımlanmaktadır. Yaklaşık 5000 yıl geçmişe gittiğimizde Hint coğrafyasında bioenerji, yaşam ve şifa enerjisi olarak tanımlanır ve “Prana”adıyla anılırdır. Prana günümüzün bioenerjisi gibi tüm yaşamın kaynağı ana enerji olarak bilinir. Çinlilerde ise, M.Ö 2000 yıllardan günümüze evrenin yaşam enerjisinden bahsedilmiş ve adına Çİ (chi) enerjisi denmiştir.
Yalnızca Hindistan ya da Çin değil Eski Türklerde de bioenerjinin varlığı kabul edilmiştir. KUT-SÜR diye bahsedilen bu enerji, M.Ö 1000’li yıllardan beri adını çeşitli kültürlerde korumaya devam etmektedir. Kut tüm canlı varlıkların canı, Sür ise dua demektir.
Antik Yunan’da ise bioenerji gibi evrenin yaşam enerjisi ismiyle kullanılan Psi Enerjisinden bahsedilir. Soluk ve tanrısal nefes olarak tanımlanır.
Avustralyalı aborjinler de ise bioenerji, varlık enerjisi, birlik enerjisi olarak isimlendirilir.
Bioenerji gerçek mi sorusu yüzyıllardan beri farklı kültürlerde cevap arayan bir sorudur. Bilim geliştikçe yaşam enerjisi ile alakalı yapılan çalışmalar bilime de yansımış ve bu anlamda çeşitli bilim adamları araştırmalar yapmaya başlamıştır. Metafizik alanına giren bioenerji hakkında yapılan çeşitli araştırmalar 1300’lü yıllardan sonra yavaş yavaş kendini göstermeye başlamıştır.
Bioenerji İle alakalı Yapılan Araştırmalar
- İngiliz elektroterapist Walter John Kilner 1911 yılında yazdığı “İnsan Atmosferi” bioenerjiden ve insan aurasından bahseder. Dr. Kilner , St. Thomas Hastanesi'nde çalıştığı sırada renkli filtreler kullanarak auranın farklı katmanlarını görüntülediği yöntem “kliner ekranları” olarak bilinir. Kilner insan aurasının 3 katman olduğunu belirmiş ve bu katmanları Eterik İkili , İç Aurası ve Dış Aura olarak ayırmıştır.
- 1970’li yıllara gelindiğinde ise Amerikalı ortopedi cerrahı ve elektrofizyoloji / elektromedik alanında araştırmacı olan Dr. Robert Becker insanların bedenindeki elektrolmanyetik akımın ölçülebildiğini ortaya koymuştur.
- Aynı tarihlerde Uzak Doğu’da Dr. Hirosji Motoyama ise Çi enerjisi üzerinde çalışırken, akupunktur meridyenleri ve insan bedeni üzerinde bulunan enerji noktalarıyla şifa verilebileceğini belirtmiştir.
- Bioenerji kavramının literatüre girmesi Avustralyalı Tıp Doktoru Wilhelm Reich’in, “Vücuttaki yaşam enerjisi’nden bahsetmesiyle farklı bir boyut kazanır.
Bioenerji hakkında yapılan bu ve benzer araştırmalar çeşitlendirilebilirken, bioenerji gerçek mi sorusunun bir yanıtı da daha sonraları oldukça konuşulacak olan ve bioenerjiyi görüntülemenin en önemli yöntemlerinden biri olarak kabul edilen Kirlian Fotoğrafçılığı ile ön plana çıkmıştır.
Günümüzde Türkiye'de hatrı sayılır üniversiteler başta olmak üzere çeşitli kurumlarda bioenerji hakkında eğitimler verilmektedir. Rusya ve Almanya gibi ülkeler başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde bu konu hakkında çalışmalar yapılmakta, bazı enstitülerde ders olarak okutulmaktadır. Bioenerji hakkında yapılan çalışmalar çok eski zamanlara dayansa da bu önemli metafizik alanı hakkındaki sırlar hala tam olarak keşfedilememiştir.
Bioenerjinin Görüntülenmesi
Bioenerjinin görüntülenmesi ile alakalı çalışmalar 1777 yılında G.C. Lichtenberg tarafından ortaya atılmış olsa da o yıllarda yapılan çalışmalar bu anlamda yeterli kalmamıştır.
1939 yılında Rus Mühendis Semyon Kirlian tarafından gerçekleştirilen çalışma ile bioenerjinin görüntülenmesinin ilk adımları atılmıştır. Kirlian Fotoğrafçılığı, varlıklardan yayılan ışınımları yakalamak için kullanılan bir tekniktir.
Bu teknik ile çekilen fotoğraflarda yaşamın bioenerji ışımaları kendini ortaya koyar. Kirlian, ilk çalışmalarını canlı bir yaprak üzerinde yapar ve yaprak soldukça aurasının daraldığını ve yok olduğunu görüntülemeyi başarır.
Bioenerji Gerçek mi?
Peki, bu araştırmalar neyi gösteriyor? Günümüzde birçok metafizik alanında olduğu gibi bioenerji ve insan bedeninin elektrol manyetik alanı ve insan aurası hakkında yapılan çalışmalar devam etmekte ancak her spritüel alanda olduğu gibi günümüz şartlarında yapılan araştırmalar yetersiz kalabilmektedir. Bioenerji ve bioenerji ile şifa konuları insanları tecrübeleri ile aktarılmakta ve yaklaşık 5 bin yıldır varlığını kanıtlayarak devam etmektedir.
Yaradan tarafından gönderilen kozmik kaynaklı bioenerjinin faydaları öncelikle bedenimizin kendi gücünü ortaya çıkarması ve tam olarak kullanmasına izin vermesiyle başlar. Tüm çakraları doğru çalışan kişilerin güçlü bir aurası olur ve negatif enerjilere karşı kendini savunmaya başlar. Bilindiği üzere çevremizde bizi etkileyen çok sayısa enerji alanı vardır. Tüm bu enerji alanlarının arasında insan aurasının kendini koruması, kendi kendine şifa verebilmesi ve çevresindeki enerjisel alanları doğru tanımlayabilmesi için bioenerji vazgeçilmezdir.